|
Překlad - Anglicky-Turecky - United with his fellow-men by the strongest of...Momentální stav Překlad
Text je dostupný v následujících jazycích:
Požadavek tohoto překladu je "Pouze význam". | United with his fellow-men by the strongest of... | | Zdrojový jazyk: Anglicky
United with his fellow-men by the strongest of all ties, the tie of a common doom, the free man finds that a new vision is with him always, shedding over every daily task the light of love. The life of Man is a long march through the night, surrounded by invisible foes, tortured by weariness and pain, towards a goal that few can hope to reach, and where none may tarry long. One by one, as they march, our comrades vanish from our sight, seized by the silent orders of omnipotent Death. Very brief is the time in which we can help them, in which their happiness or misery is decided. Be it ours to shed sunshine on their path, to lighten their sorrows by the balm of sympathy, to give them the pure joy of a never-tiring affection, to strengthen failing courage, to instil faith in hours of despair. Let us not weigh in grudging scales their merits and demerits, but let us think only of their need–of the sorrows, the difficulties, perhaps the blindnesses, that make the misery of their lives; let us remember that they are fellow-sufferers in the same darkness, actors in the same tragedy as ourselves. And so, when their day is over, when their good and their evil have become eternal by the immortality of the past, be it ours to feel that, where they suffered, where they failed, no deed of ours was the cause; but wherever a spark of the divine fire kindled in their hearts, we were ready with encouragement, with sympathy, with brave words in which high courage glowed. |
|
| Tüm baÄŸların en güçlüsü olan ortak kader... | | Cílový jazyk: Turecky
Tüm bağların en güçlüsü olan ortak kader bağıyla hemcinslerine bağlanmış özgür adam, yeni tasavvurun daima onunla olup, aşkın ışığını her günlük işe tuttuğunu anlar. İnsanoğlunun yaşamı, gecenin içinde, hayali düşmanlarla çevrelenmiş, yorgunluk ve acının işkence ettiği, azının ulaşmayı umduğu bir hedefe doğru ve hiçbirinin uzun süre kalamayacağı yere yapılan uzun ve tertipli bir yürüyüştür. Yoldaşlarımız yürüdükçe, her şeye muktedir olan ölümün sessiz emirlerine kapılarak, teker teker görüş alanımızdan çıkarlar. Onlara yardım edebileceğimiz, mutluluklarının ya da acılarının kararlaştırıldığı süre çok kısadır. Gün ışığını onların yoluna tutacak, merhamet merhemiyle acılarını hafifletecek, onlara usanmak bilmeyen şefkatin saf neşesini verecek, kırılan cesaretleri kuvvetlendirecek, umutsuz saatlerde inanç aşılayacak olan bizler olalım. Faziletleri ve kabahatleri gönülsüz terazilerde tartmayalım, sadece onların ihtiyaçlarını düşünelim - yaşamlarını ıstıraba çeviren acıları, zorlukları, belki körlükleri; onların aynı karanlıktaki dertdaşlar olduklarını, bizlerle aynı trajedide yer alan aktörler olduklarını unutmayalım. Ve böylece, onların günü sona erdiğinde, iyilikleri ve kötülükleri, geçmişin ölümsüzlüğüyle ebedileştiğinde, nerede acı çektiklerini, nerede başarısız olduklarını, bizim yaptığımız hiçbir seyin buna sebep olmadığını anlamak bize duşer; ama,ilahi ateşin bir kıvılcımı (bile) onların kalplerinde bir yerde alevlendirildiğinde, bizler teşvikle, merhametle, içinde yüksek cesaretin parladığı yürekli laflar etmeye hazırlıklıydık. |
|
Naposledy potvrzeno či editováno FIGEN KIRCI - 20 leden 2014 05:19
Poslední příspěvek | | | | | 17 září 2012 18:20 | | | Selam Mesud
eline saglik, zor bir ceviriymis.
bazi noktalar epey karisik, tam nasil ifade edecegimi bulamadim (belki sana da garip gelmistir), ama paylasmak istedim.
mesela,
'be it ours to...' => destekleyecek info bulamadim, ama bu kalibin, 'biz bunu boyle yapalim' ya da 'bizim yapacagimiz (sey),... olsun' veya '... yapmak bizim gorevimiz olsun' gibilerden bir anlami oldugunu dusunuyorum.
Ornek vermeye calisayim:
"Gün ışığını onların yoluna tutALIM, merhamet merhemiyle acılarını hafifletELIM, onlara usanmak bilmeyen şefkatin saf neşesini verELIM, kırılan cesaretleri kuvvetlendirELIM, umutsuz saatlerde inanç aşılaYALIM."
-'Let us not weigh'=> ...tartmamiza izin verme.
-'let us remember'=> ...(bize) hatirlat.
-'be it ours to feel'=> 'hissedelim' ('hissedecek olan biz olalim')
-'no deed of ours was the cause'=> =>amellerimizin/yaptiklarimizin/davranislarimizin hiçbiri (buna) sebep/gerekçe olmadi | | | 17 září 2012 19:57 | | | TeÅŸekkürler güzel yorumlarınız için
Bence 'be it ours to" ifadesindeki 'ours' paragrafa başlarken sözü geçen 'özgür adam'ı işaret ediyor -tabi dolaylı olarak kendilerine ve davalarına (gibi geldi bana). Cümlenin anlamına gelecek olursak, anladığım kadarıyla yazar, 'özgür adam'ın 'kaybolan yoldaş'ların yardımına yetişmesini istiyor.
'Let us'lı cümleler bence bu ÅŸekilde doÄŸru (ÅŸurada bahsedilmiÅŸ: http://www.englishforums.com/English/TheDifferenceBetweenLets/zkgkr/post.htm) | | | 19 září 2012 18:48 | | | Hi lilian!
I need your help here. In the source text above there is an expression 'be it ours to...' that confused me. Is it a specific form of expression? or is it simply the other way to say 'ours'? CC: lilian canale | | | 20 září 2012 15:23 | | | It's an imperative form meaning: "May it be ours..." very common construction in prayers. | | | 21 září 2012 14:14 | | | I see. So I understand it has a meaning similar to 'may it be our duty/mission to ... (do something for somebody)', right?
CC: lilian canale | | | 21 září 2012 15:08 | | | | | | 22 září 2012 13:36 | | | | | | 22 září 2012 14:17 | | | tekrar merhaba Mesud,
bu durumda, ilk mesajimdaki yazdiklarimi bir daha degerlendirelim.
yukaridaki ornek icine yatmadiysa, soyle de ifade edebiliriz:
'Gün ışığını onların yoluna tutmak,..hafifletmek, ...vermek,..kuvvetlendirmek,..aşılamak, gorevimiz olsun.'
verdigin link acilmiyor (belki de uye olmak gerekir), ama 'let us' ile ilgili yanlis bir sey yazdigimi sanmiyorum.
bence, bu 'let us' ifadeleri ile yazar Tanri'ya hitap/dua ediyor.
| | | 22 září 2012 14:19 | | | mesajlarin sana ulasmadigini sonradan farkettim. CC: Mesud2991 | | | 22 září 2012 14:36 | | | Merhaba,
Anlamadığım nokta şu, 'ours' 'our mission' demek değil.
'Let us' ifadelerde kesinlikle Tanrı'ya hitap edilmiyor, insanlığa hitap ediliyor.
Ben sizin için o sitede yazanları kopyala yapıştır yapayım: ('Let us' ile 'let's' arasındaki farkı 'google'ladım)
"Not really a difference. It's essentially an idiomatic suggestion, nowadays. "Let us" would literally translate as "allow us", but it more closely means "we should/should we/how about we/why don't we".
Saying "let us" only differs from "let's" in nuance. They mean exactly the same thing. "Let us" might be a bit more formal because it's not a contraction. Or it might be used emphatically. "Let's" is fast, it's easy to say, more suited for fast speech or making a 'quick suggestion'. Also, it can take away emphasis from the "us" and so cause the emphasis to be placed on the verb: "Let's GO".
They're completely interchangeable, though. Say whichever your prefer, no one should 'bat an eye-lash'. Rather, it's unlikely anyone will care, even if they notice."
Edit: Aslında mesajlar bana ulaşıyor, CC atmanıza bile gerek yok. Forum'a girip "Bütün dillerde yeni mesajlar" tıklıyorum ve bütün mesajlar karşıma çıkıveriyor sizinkiler de dahil. | | | 22 září 2012 14:56 | | | Tek sorun 'bizimki' mi yoksa 'bizimkiler' mi? Ben ilk okuduÄŸumda 'free man'e atfedildiÄŸini düşünmüştüm ama ÅŸimdi bir daha okuyunca "our comrades"e atfedildiÄŸi bariz ortada. Düzeltiyorum... | | | 22 září 2012 15:05 | | | tabi ki 'ours' bizimki demek, ama kalip olarak 'be it ours' geciyor, bu da 'may it be ours' demekmis, dolayli olarak 'yapalim' ya da 'gorevimiz olsun' anlamina geliyor.
ya, garip bir metin bu; Tanridan 'ozgur adama'=>'insanlığa' hitap gibi de denilebilir (kutsal bir yazit gibi bir yerden alinti sanki).
..... ???? | | | 22 září 2012 15:14 | | | buldum birseyler, bakalim neymis
'The Free Man's Worship'(Bertrand Russell)'den alintiymis.
| | | 22 září 2012 15:43 | | | 'Yapalım' ya da 'görevimiz olsun' deÄŸil. Bu bir dilek. "YüreÄŸin aÅŸkla dolu olsun", "doÄŸum günün kutlu olsun" gibi.
Lilian'ın dediği gibi: "May ours shed sunshine on their path" ya da "May it be ours shedding sunshine on their path".
"Let us"lı cümlelerde yazar insanlığa tavsiyelerde bulunuyor. Şunları yapalım, şunları yapmayalım falan filan falan.
Son olarak burada kesinlikle Tanrı'ya dilekte bulunulmuyor. 'Comrade'den çıkarabileceÄŸimiz gibi yazar bir komünist. | | | 22 září 2012 16:03 | | | bunu ben de anladim, Mesud, kaynagin ismini de bu yuzden yazdim yolladim ya sana; daha onceki yazdiklarimla bir alakasi yok demek istedim yani!
| | | 22 září 2012 16:30 | | | Ha tamam O zaman sorun yok. Ben "Yapalım ya da 'görevimiz olsun'" kısmına takılmıştım. | | | 2 prosinec 2013 06:43 | | | selam Mesud,
uzun bir ara gecti,sonlandiramadim, kusura bakma.
buradaki linkte tam da bu metindeki 'be it ours' ifadesini sorgulamislar:
http://www.englishforums.com/English/BeOursShedSunshinePath/vdnjw/post.htm
sonuc => Let us take it as our [mission / duty / task] (to ...), anlamindaymis.
'bizimkiler olsun' ifadesini duzenlemeliyiz.
iki ornek:
(bu ilk mesajimdakiydi):
"Gün ışığını onların yoluna tutALIM, merhamet merhemiyle acılarını hafifletELIM, onlara usanmak bilmeyen şefkatin saf neşesini verELIM, kırılan cesaretleri kuvvetlendirELIM, umutsuz saatlerde inanç aşılaYALIM."
veya,
"Gün ışığını onların yoluna tutmak, merhamet merhemiyle acılarını hafifletmek, onlara usanmak bilmeyen şefkatin saf neşesini vermek, kırılan cesaretleri kuvvetlendirmek, umutsuz saatlerde inanç aşılamak (bizim) gorevimiz olsun."
-------------
ayni sekilde son cumlede de minik bir duzeltme gerekecektir. | | | 4 prosinec 2013 19:00 | | | Selam
İstediğiniz gibi düzeltebiliriz. | | | 15 leden 2014 06:45 | | | Selam Mesud,
musadenle,yaziyi senin cevirine en uygun sekilde duzenledim, ama yukariyi degistirmeden senin de bir bakmani istedim.
daha rahat gormen icin, duzenledigim kelimeler icin '*', cumleler icin '<..>' isaretlerini kullandim.
"Tüm bağların en güçlüsü olan ortak kader bağıyla hemcinslerine* bağlanmış özgür adam, yeni tasavvurun daima onunla olup, aşkIN* ışığını her günlük işe tuttuğunu anlar. İnsanoğlunun yaşamı, gecenin içinde, hayali düşmanlarla çevrelenmiş, yorgunluk ve acının işkence ettiği, azının ulaşmayı umduğu bir hedefe doğru ve hiçbirinin uzun süre kalamayacağı yere yapılan uzun ve tertipli bir yürüyüştür.
<Yoldaşlarımız yürüdükçe, her şeye muktedir olan ölümün sessiz emirlerine kapılarak, teker teker görüş alanımızdan çıkarlar>. Onlara yardım edebileceğimiz, mutluluklarının ya da acılarının kararlaştırildığı* süre çok kısadır.
Gün ışığını onların yoluna tutacak, merhamet merhemiyle acılarını hafifletecek, onlara usanmak bilmeyen şefkatin saf neşesini verecek, kırılan cesaretleri kuvvetlendirecek, umutsuz saatlerde inanç aşılayacak olan bizler olalim*.
Faziletleri ve kabahatleri gonulsuz* terazilerde tartmayalım, sadece onların ihtiyaçlarını düşünelim - yaşamlarını ıstıraba çeviren acıları, zorlukları, belki körlükleri; onların aynı karanlıktaki dertdaşlar olduklarını, bizlerle aynı trajedide yer alan aktörler olduklarını unutmayalım.
Ve böylece, onların günü sona erdiğinde, iyilikleri ve kötülükleri, geçmişin ölümsüzlüğüyle ebedileştiğinde, nerede acı çektiklerini, nerede başarısız olduklarını, <bizim yaptigimiz hiçbir seyin buna sebep olmadigini, anlamak bize duser; ama ilahi ateşin bir kıvılcımi (bile) onlarin kalplerinde bir yerde alevlendirildiginde>, bizler tesvikle*, merhametle*, içinde yüksek cesaretin parladığı yürekli* laflar etmeye hazırlıklıydık."
| | | 16 leden 2014 12:46 | | | |
|
| |