Språket det skal oversettes til: Tyrkisk
Bu gece herhangi bir şarkıyı söylersem sevdalinka'ya dönüşecek
Rüyamda gördüm çoban kızını eriklikte ağlarken
Şimşek çarptı… Yandı saman… Onun sürüsü dağıldı…
Duman buklesine sarıldı… Dedi ki adı Bosna… Bir kız için tuhaf bir isim!
Bazılarına Drina sağından akar… Bazılarına Drina solundan akar…
Hepsi derinliğe aksın… dünyayı iki yarıya kessin…
Biliyorum gizli sığ yeri, ceylanım… Köprü uzanır benim durduğum yerde…
Siyah atlar beni çekseler bile… Ben hiçbir tarafa ait değilim sen diğer tarafta olunca
Kaldı bu eski pusula göğüste… Ovalarda yasaklar yetişti…
İnsanlarda yuva kuran kara gölgeler kuzgunlar gibi üzerimden uçarak geçiyor…
Bir zamanlar ayda geziniyordum… Eşkıyayla dolu vilayetten…
Şimdi ise insan gözleri kurt gözlerinden beni daha çok korkutuyor…
Yüz defa dualarda arkadaşlar anıldı…
Bana sevinecekler mi? Ya da başlarını çevirecekler mi?
Hangi yalanı söyleyeyim? Onlara ne deme? Dünyayı şarkıyla kurtaramazsın...
Onların dertleri bu gece de beni endişelendiriyor
Eve dönüşe hazırlanırken… Eve dönüşe… Gurbete…
Dünyaya dağıldık gerdanlık gibi… Gökyüzüyle bizi kilimler taşıdı…
Gerçekten o günler daha mı iyiydi, yoksa biz mi daha iyiydik?
Bir zamanlar bakışlarla kardeşleşiyorduk… Aynı rüyayı görüyoruz diye seziyorduk…
Ve Tanrı için de kolaydı, ister vaftiz edilmemiz, ister namaz kılmamız.