Güneşin doğuşu gibi doğuyorsun dünyama. Doğuşuyla ısıttığı yüreğimin buz sarkıtları damla damla çözülmeye başlayıp, her bir damlanın çoğalarak birleştiği, sevgiyle taşan bir şelaleyi andırıyor adeta. Ayın dünyamızı aydınlattığı gibi zifiri karanlıklardan çıkarıp, ışıklarını saçıyorsun etrafıma. Öyle büyülü bir ışık ki bu, hayallerin gerçekleşmesi gibi, adını koyamadığım düşünceler gibi, kapımı her an çalacak beklenen biri gibi.
You come into my world like the sunrise. As the icicles of my heart, warmed by the sunrise, begin to melt drop by drop, their accumulation brings to mind a waterfall overflowing with love. Just like the moon lights up our world, after dragging me out of the darkness you spread your light all around me. This is such a magical light, just like dreams come true, like thoughts I cannot name, like someone expected to knock on my door at any moment.
Remarks about the translation
I translated changing active sentences to passive ( "Doğuşuyla ısıttığı-warmed... " etc.) by its rising you are spreading